“EKOMETRE Yıl 15 Sayı 409 – Eylül 2016”
“Işık hızında internet”, “Sınırsız internet”, “Öyle internet”, “Böyle internet” işin pazarlamasına diyecek söz yok. Reklamlarda ışıl ışıl, süper mi süper hızlı interneti kimisi fiberleyerek yiyor, kimisi beklemenin sembolü yükleniyor ikonunu çaya batırıp kenarını ısırıyor. Vatandaş bunları görüyor ama yoğurdu üfleyerek yiyor, ya kota biterse?
Annelerin sabahtan akşama video izleyen çocuklarına yeni tembihi “Çocuğum kapat şunu bak kota bitecek.” oluyor. Anne baba evdeki limitsiz hizmetin biteceğini normal karşılıyor ama çocuk aklı anlamıyor işte… Ev içi ortak yaşamın bir parçası olan internetin yavaşlaması ev gündemi haline geldi. Eee öyle ya; tarlalar sulanacak, şekerler tasnif edilecek, sosyal medyada ihtisas olunan konuya uygun videolar izlenip altına yorumlar döşenecek. Bunun daha doğumu var, düğünü var, hayırlı olsunu var, iyi bayramlar olsunu var… Evde internet kesilmesi büyük kaosa sebep oluyor. İnanmıyor musunuz? Bir gün herkes evdeyken modemin fişini çekiverin ve saymaya başlayın…. Bayram ziyaretlerinde eve ayak basıldığında iyi bayramlardan sonra hal hatır mı soruluyor yoksa wi-fi şifresi mi?
Sınırsız internetin kotası nasıl olur?
Öncelikle sistem nasıl işliyor bundan bahsedelim: İnternet servis sağlayıcıları interneti abonesine ulaştırmak için altyapı yatırımı yapmak durumunda. Bu yatırımın ana maddesi ise fiber optik kablolar. Fiber optik kablolar ile ulaştırılan internetin hanelere dağıtılması için ise ADSL, fiber, kablo tv hangi uygun imkan var ise bu kullanılıyor. Aslında sahip olunan kapasite sınırlı olduğu gibi ülkedeki yeni fiber optik kablo döşenmesine karşı da inanılmaz bir direnç söz konusu. Bu direnç alt yapısını paylaşmayan Türk Telekom yanında, kazı izni vermeyen ve altyapı kurulmasından bedel isteyen belediyelere kadar gidiyor. Hatta İstanbul’da Büyükşehir, tüm operatörlerin kazı izinlerini iptal edip, kendi altyapı şirketini kuracak kadar azimli!
Bir de son kullanıcıya erişimin teslimi konusu var ki burada da başka bir sorunumuz bulunuyor. “X hıza kadar internet” şeklinde paket oluşturulmasındaki sebep; yaygın olarak kullanılan ADSL teknolojisinin bakır teller üzerinden sağladığı erişimin her yerde aynı hızı verememesi. Bir bölgede 16Mbps hız sağlanabilirken, sorunlu bölgelerde bu hızın yarı seviyeye kadar düşmesi olası. Örnek olarak bölgesel yetersizlik nedeniyle 5Mbps’den hızlı erişim kapasitesi sunamayan ADSL operatörü, müşterisini 5Mbps olarak ücretlendirmek yerine, 8Mbps’e kadar diyerek vermediği hizmetin ücretini alırken, 16Mbps sağladığı başka bölgedeki kullanıcıya kota uygulayarak onun da aldığı hızı kullanmasına engel olmaya çalışıyor.
Sonuç olarak doğru olan hız paketlerini belirleyip, aylık veri transferi konusunda AKN (Adil Kullanım Noktası) şeklinde bir uygulama yapılıp, tüketicinin kandırılmaması yönünde olmalı. Bu şekilde müşteri ne alabiliyorsa onu dilediği gibi kullanabilir ve rakibin paketlerini daha iyi analiz edebilir. Aksi durumda tüketicinin fiber internet ile ADSL interneti karşılaştırması mümkün değil. Çünkü ikisi de aynı hızı verdiğini söylerken kimin ne verebildiği muamma…
Adil Kullanım Kotası konusunda Tüketicilerden gelen büyük tepkiler sonrasında, ABD ve Avrupa Birliği’nde bu uygulama kaldırıldı. Bu konuda Türkiye’de ise BTK en son 4 yıl önce bir çalışma yaparak kota sonrası düşürülecek hızı 3 Mega bit olarak belirlemişti. Bugün BTK yeni bir çalışma ile düşürülecek hızın 5 Mega bit civarında yükseltilip yükseltilemeyeceğini operatörlere soruyor. Yani 100Mbps erişim alan da 16 Mega bit internet alanın da kota sonrası hızı 5 olsun diyor. Bu teklif mantığa pek uygun olmadığı gibi sorunun çözümünden de uzak görünüyor. Yine BTK, 2019 başında kotanın tamamen kaldırılması konusunda bir çalışma yapılmasını operatörlerden talep ediyor. Yine 2019 kabul edilebilecek bir tarih değil.
Tüketen değil üreten olalım!
Her sektöre uygun güzel ve klişe bir motto: “Tüketen değil, üreten olmalıyız!” internet ortamında sadece video izleyen değil, video üreten, tüm dünyaya izleten olalım olmasına da başımızda kota gardiyanları ellerinde sayaç kullandığımız interneti sayarken nasıl üreteceğiz?
Türkiye’nin en yüksek cirolu bilişim şirketleri başında erişim operatörleri var. Yani Binali Bey’in dediği gibi “Parabol”. Özgürce kullanılan internet kimseye zarar getirmeyeceği gibi bu ekosisteme dahil olan gençlerin ülkeye bolca döviz sokması garanti. Bu işi düzenleyecek kurum da BTK…
Ülke olarak artık bu anlayıştan her alanda çıkmamız şart üzeri şart.
Vatandaşı kandırmak yerine şirketler verebildiğini versin, altyapısına güvenmeyen de “SINIRSIZ” erişim satmasın