Montrö – Daghan.com – Gerekirse YAZARım http://daghan.com Teknoloji, sosyal medya, veri merkezi (datacenter) üzerine Wed, 27 Jan 2021 23:29:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3 http://daghan.com/wp-content/uploads/2020/06/logo.ico Montrö – Daghan.com – Gerekirse YAZARım http://daghan.com 32 32 Kuş Yuvadan Uçuyor – Bölüm 2 http://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor-2.dgn http://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor-2.dgn#respond Fri, 04 Dec 2015 10:04:48 +0000 https://www.daghan.com/?p=3149 Türkiye’nin jeopolitik konumu ilkokul çağlarından itibaren öğretiler arasındadır. Karadeniz’in dünyaya açılan kapısı, Asya ile Avrupa’yı bağlayan köprü, boğaz geçişlerinde söz sahibi ülke…  Tabii söz sahibi derken, bu söz sahipliği 1936’da imzalanan ve Boğaz’dan geçişi düzenleyen Montrö anlaşması nedeniyle pek dişe dokunur değil. Boğaz geçişleri anlaşma gereği ücretsiz. Sadece klavuzluk, sağlık, fener hizmetleri için belirlenen cüzi bir ücret ile geçişler yapılıyor. Ayrıca imzalanan anlaşmada geçecek gemi tonajı başına “frank altın” birim fiyatı üzerinden hizmet bedeli belirlenmiş  olsa da, belirlenen bu geçiş bedeli dahi, özellikle Rusya’nın itirazı nedeniyle alınamıyor.

Montrö imzalandığı yıllarda Türklerin 2. bir kanal açması ihtimali öngörülemediği gibi kara ve denizlerin başka bir iletişim aracı için kullanılabileceği de düşünülmemiş olsa gerek… Fiber optik.
Işık ile iletişim teknolojisi fiber optik kablolar; denizleri, okyanusları, karaları aşıyor. En kısa yoldan en tehlikesiz yerlerden geçiş, iletişimin devamlılığı için büyük önem taşıyor. Büyük nüfuslu bölgelerin güzergahında olmak stratejik bir avantaj. Ama bir de şu meşhur jeopolitik avantaj nedeniyle bir toplama noktası olabilmek, oluşturacağı ekosistem nedeniyle geçip giden gemilerden daha karlı… İçinde milyon dolarlık mal, petrol veya gaz ile geçip giden gemilere el sallamak ve bir doğa felaketi ihtimalini yaşamak yerine internetin gücüne sahip olmak daha avantajlı olsa gerek.

İletişimde söz sahibi olmak devlet meselesidir!
Bilişim ve internet teknolojilerinin engellenemez yükselişi beraberinde özellikle iletişimde stratejik bir noktada bulunmanın ve gelip geçen trafiği yönetmenin önemini her geçen gün arttırdı. Öncelikle internet ulaştırmak daha sonra ise verinin saklandığı veri merkezlerinin lokal olarak tutulması artık aksi söylenemez önemde. Bu noktada ülkenin servis sağlayıcılarına büyük görevler düşerken, yıllardır gelişmesinde emek verdiğimiz, Türk Telekomun’da bu konuda artık yapısal bir değişime gitmesi bir mecburiyet olarak masaya yatırılmayı bekliyor.

Kabloda düğüm noktası
Türkiye’nin genç ağırlıklı, büyük nüfusu dünyanın dikkatini çekmeye devam ediyor. İnternet ağımızın globalleşmesi ve içerideki potansiyelin dışarı taşınması konusunda, çevre ülkelere erişim götürülmesi konusunda da ağır kalan Türk Telekom nedeniyle yabancılar daha fazla dayanamayarak Türk internet pazarını “özgürleştirmek” için ülkeye giriş yapmaya başladılar. Yabancıların bu girişlerine ise uzaktan dudak bükerek izleyen TT’de özellikle ağ paylaşımına karşı tavırda bir değişim olmadı. Ama bu sefer geçtiğimiz yıllardan farklı olarak ülkemizde değişen ve gelişen bir ortam oluştu. Artık bu oluşumun dışında kalan açıkta kalacak!

Avrupa ve Çin kıymetimizin farkında!

China Telecom Roadmap of Cable Development
China Telecom Kablo Güzergah Planı

1995 yılında 3 Alman internet servis sağlayıcısı tarafından kurulan, zaman içinde dev bir oluşum haline gelen DE-CIX (Deutscher Commercial Internet Exchange), operatörlerler arası trafik değiş tokuş yapmalarını sağlayan bir düzenleyici kuruluş. Hali hazırda bu faliyetlerini Frankfurt, Hamburg, Münih, Düseldorf, New york, Dallas, Palermo, Marsilya’da yürüten şirket, geçtiğimiz ay Türkiye’de İstanbul’u da zincirine ekledi.

Avrupa’da oldukça başarılı bir trafik dağıtım sistemi yöneten DE-CIX, 2016 yılı sonunda Frankfurt ile İstanbul noktasını birleştirecek ve Türkiye üzerinden tüm Avrupa ile ücretsiz peering olanağı başlatacak. Başlatılan bu çalışma ile aynı zamanda İstanbul ve Frankfurt üzerinden alınan portlar aynı ağ yapısı (vlan) içinde çalışabildiğinden onlarca yeni teknoloji hizmet (ses hizmetleri, yedeklilik, vb..) sunulması imkanı sağlayacak. Buna ek olarak yurtdışı erişime ulaşım maliyeti düşen servis sağlayıcılar açısından erişim maliyetlerinde bir düşüşte yaşanabilecek.

Geçen ay yine de-cix gibi şahsen görüştüğüm İstanbul’da pazar faliyeti yürüten China Telecom; Süveyş Kanalı’nı aşıp, Akdeniz’den Marmaris’e inecek yeni fiberoptik kablonun planlamasını yapmış durumda. Dünyanın diğer tarafından neden Türkiye’ye erişmeye çalıştıklarını, bizim Çin’e doğru bir veri akışımızın çok kısıtlı olduğunu sorduğumda ise aldığım cevap çok ilginçti; Sizin bize ulaşmanız belki önemli değil ama Çin online oyun sektörünün genç nüfusunuza hızlı ulaşması ve ürünlerini satması önemli! Bugün, yıllardır olduğu gibi bizler Çin’e veri göndermek için önce Avrupa oradan New York, Amerika içinden Los angeles ve oradan Çin yapıp dünya turu atarken, Çinli internet servis sağlayıcısı bu verimsiz iletişime bir dur deme vaktinin geldiğine karar vermiş bile… Gelmiş İstanbul’a bir ofis kurmuş, bunu bir devlet meselesi haline getirmiş.

Türk Telekom’un sektörde söz sahipliği azalıyor.
Altyapısının yaygınlaşması ile birlikte yönettiği kapasite miktarıda artan Turkcell abonelerinin internet çıkışlarının ilk teslim noktasını Avrupa olarak değiştirdi. Özellikle son 1 yıl içinde veri merkezleri açısından yapılan bu uygulama nedeniyle kullanıcılar Türkiye’deki veri merkezlerine ulaşmak için Avrupa üzerinden Türkiye’ye turluyordu.  İlerleyen süreçte Turkcell ile peering (direkt bağlantı/trafik değişimi) yapma zorunluluğu oluştu ve bu bağlantıların kurulması ile tamamen TT ile bir yalıtım sağlandı.
Diğer cephede Vodafone, 4.5G hazırlık kapsamında fiber altyapı işine hız verirken 2016 yılında adından çok fazla söz ettirecek gelişmelerin eşiğinde içeriğin membaa veri merkezlerine bakışlarını çevirmiş durumda.
Yurtdışı operatörlerin ülkemize getirdiği erişimi İstanbul’da sadece bir noktadan teslim almak uzun süredir mümkün olsa da sıkıntı erişimi ülke içinde taşımak kısmında yaşanıyordu. Ülke içi iletimde de Turkcell, Vodafone altyapısının gelişmesi ve TT gibi koruyucu ve cezalandırıcı anlayışta olmamaları nedeniyle yurtdışına erişmek artık kolay bir iş haline geldi.

Gelen ağ saldırılarının engellenmesi konusunda uzun uzadıya yollar yöntemler Türk Telekom cephesine aktarılmasına rağmen bu konuda yeterli destek alınamadı. Bu konuda etkili ürün ve hizmet üretilememesi, iyi yönetilemeyen yurtdışı erişimin tıkanması gibi sebeplerle artık kötü trafiğin durdurulması için çözümler, özellikle yurtdışı üzerinden güvenlik duvarı (firewall) hizmetleri alınarak çözülebilmekte. Ancak bu seferde binbir çaba ile yurtdışından ülke içine taşınan internet trafiği, temizlenmek amacıyla tekrar yurtdışına gönderilmek durumunda kaldı. Sonuç başarılı ama yurtdışına bağımlı…
Tekel olmanın verdiği rahatlık ile yıllardır ezilen, itilip kakılan, yukarıdan inen sözleşmeler ile “iş ortağı” olarak değil de “abone”  olarak görülen işletmecilere/servis sağlayıcılara gereksiz yükler bindirilmeye halen devam ede dursun, rüzgarın yönünü değiştirmek artık daha kolay.

Kuş yuvadan uçuyor!
Şimdi soru şu: Bizim cebimizden çıkan paralar ile kurulan, ülkemizin değeri, koca bir şirkete geleceği göremeyen uygulamaları nedeniyle küsüp, kan kaybını mı izleyelim? Yoksa son bir omuz verip bu şirketi Avrupa’da söz sahibi, ülkemize yeni teknolojileri getiren bir değer haline gelmesine yardımcı mı olalım?

Benim oyum pes etmemek, yıllardır olduğu gibi hatalı uygulamaları haykırıp, bu hataların düzeltilmesi yönünde mücadeleye devam etmek yönünde. Türk Telekom bu ülkenin bir değeridir. Sözümüze, fikirlerimize, vizyonumuza kulak kabartılan her ortamda sorunları konuşmaya, tartışmaya devam etmeliyiz. Yeter ki artık bir dinleyen ama aynı zamanda birşeyler yapabilen birileri olsun!

]]>
http://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor-2.dgn/feed 0