Buna göre son 6 ayda Türkiye’den gelen içerik çıkartma talepleri şu şekilde;

• Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumunun Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından 426 YouTube videosu, Blogger bloğu, bir Google dokümanı ve bir arama sonucunun Atatürk’ü, devleti veya ulusal kimlik ve değerleri eleştirdiği iddiasıyla kaldırılması için 148 talep gönderildi.
• Türk kullanıcılarının şikayete konu YouTube videolarının %63‘üne erişimi kısıtlandı. Web Arama ve Blogger bloglarını kaldırma talepleri veya tek bir Google dokümanını kaldırmaya yönelik talep uygun bulmayarak içerik kaldırılmadı.
• Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumunun Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından, azınlıkların bağımsızlığını tartıştığı ve siyasetçilerin özel hayatları hakkında bilgi ifşa ettiği gerekçesiyle blogların kaldırılması için talepler geldi. Bu talepler uygun bulmayarak içerik yayından kaldırılmadı.
• Bir kişi adına yerel bir kolluk kuvveti biriminden söz konusu kişiyle ilgili olduğu gerekçesiyle 242 YouTube videosunun kaldırılması için talep alındı. Bu talep uygun bulmayarak içerik yayından kaldırılmadı.
• Gelen içerik kaldırma taleplerinin sayısı, bir önceki raporlama dönemine göre %1.013 oranında artış gösterdi.

Google’ın bildirdiği oran artışına bakılırsa (%1.013), Türkiye’den gönderilen engelleme talepleri karşılandıktan sonra Türkiye’den Google’a daha fazla içerik çıkartma talepleri gitmeye başlamış.

En fazla içerik kaldırma talebi “Resmi Makamlar Hakkında Eleştiri” başlığı altında yapılırken bu yoğun talepleri yapan birimin kaynağı “İdari, Polis” olarak işaretlenmiş.

Bununla birlikte şikayet edilen içeriklerin Türkiye’den erişime kapatıldığı yönündeki bildirimle de aslında içeriğin silinmediği, sadece Türkiye’den görüntülenemediğini anlamaktayız.

Bir diğer talep konusu ise google kullanıcı verileri ile ilgili. Google kullanıcılarının verileri ile ilgili yapılan taleplerden şuan için google tarafından olumlu cevaplanan bir talep bulunmuyor.

Taleplere olumlu yanıt verilmemesine karşın, taleplerin yükseliş trendinde olduğu, sunulan grafikten anlaşılıyor. Yine son dönemde bu konuda yapılan talep sayısı 149 olarak görülüyor.

Kullanıcılar hakkında yapılan bilgi talepleri, google tarafından yine olumsuz olarak cevaplanırken son dönemde yapılan talep sayısı 144 olarak bildirilmiş. Kullanıcı hesap bilgileri ve kullanıcı verileri talepleri sayısının yakınlığından hesapların “kim tarafından, nasıl kullanıldığı,  içinde hangi bilgilerin olduğu” konusunda soruların yöneltildiği anlaşılmakta.

31 ülkeden iletilen taleplerde, en fazla talep gönderilen ülkenin A.B.D olduğunu da belirtmek gerekiyor. Son dönemde 8.438 adet kulanıcı verisi talebi gönderen A.B.D’nin taleplerinin %88 olumlu olarak karşılanmış durumda.

%0 talep karşılama oranı ile Türkiye 149 talebi için bilgi alamazken, Maceristan’da 95 bilgi talebi için google’dan bilgi alamamış durumda.

Bilgi talepleri 30‘dan az olan ülkeler ise soruşturmaların gizliliği açısından raporda açıklanmamakta…

İnternet teknolojisinin geniş iletişim olanaklarıyla yüksek katılımcı sayısına ulaşmak, daha kesin ve kıymetli verilere ulaşmanın önünü açtı.

Bir makinenin çalışmasındaki kullanım istatistikleri, geçen yılın hava sıcaklığı para kazandıran bilgiler olsa da, insana dayalı organik verinin kıymeti düşünüldüğünde; geleceğin, insanların ürettiği organik verinin üzerine kurulu olması gayet doğal. Üretilen organik verileri, mümkün olan en kısa yoldan, zahmetsizce elde etmenin ise bir çok yolu bulunuyor.

• Elektronik postalarınızı silmenize gerek kalmayacak büyüklükteki e-mail alanlarında depolamak.
• Sosyal ağlarda konumunuzu, akrabalarınızı, arkadaşlarınızı, iş ağınızı, lokasyonunuzu işaretlemek.
• Analizlerinizi, raporlarınızı bulut bilişim ile web tabanlı araçlarda oluşturmak.
• Kişisel bilgisayarınızı tamamen bulut bilişime taşıyarak tüm kullanımınızı burada gerçekleştirmek.
• Dosyalarınıza her yerden erişmek ve yedeklemek amacı ile bulut disk alanlarına depolamak.

Yukarıdaki tüm sistemlerin hizmet sağlayıcı şirketlere büyük maliyetler getirmesine rağmen, size ücretsiz sunulmasının sebebi ne olabilir? Kendi ellerimizle teslim ettiğimiz ve analizi için CPU gücünün yettiği bu sistemlerde, her birimiz aslında “Big Brother” için çalışıyor olabilir miyiz?

Size “Dosyanız/E-mailiniz başarıyla silindi”, şeklinde bilgi veren sistemlerin aslında veriyi silmeden görünmez hale getirdiği tartışılmaz bir gerçek.

Ars Technica sitesinin tespiti üzerine, Facebook 3 yıldır silindi zannedilen fotoğraflara erişim sağlanması ile ilgili bir açıklama yaparak, “kullanıcıların profillerinden kaldırdığı fotoğrafların birçoğunun hala eski sunucularında bulunduğunu” itiraf etti. Facebook, konuya dikkat çekilmesi üzerine “fotoğrafların içerik dağıtım ağından (CDN) kaldırılmakta olduğunu” açıkladı.

Devletlerin, güvenlik anlayışındaki değişimin miladı olan 11 Eylül sonrası teknolojik gelişmelerin de yardımı ile meşrulaşan “Big Brother” durumu bir yandan hayatımızı kameralarla kayıt altına alırken, vatandaşlık numarası ile de bireylerin izlenmesi kolaylaştırıyor.

 George Orwell’ın “1984” adlı kitabında geçen “Big brother is watching you!” cümlesinden türeyen “Big Brother”; halkın üzerinde sürekli izlendiği paranoyası oluşturularak, halkın sisteme itaat etmesinin sağlanması olgusunu tanımlar.

Tüm bunlarla birlikte verilerinizi teslim ettiğiniz servis sağlayıcının ülkesindeki hukuk sisteminin verilerinize her zaman erişim sağlanabileceğini unutmamak gerekiyor. Özellikle hukuk sistemi tam gelişmemiş ve vatandaşını paronaya seviyesinde kontrol altında tutmak isteyen bazı(!) ülkelerde üçüncü kişilerin verinize erişimi çok daha zahmetsiz olabilir.

Mahkeme kararı olmaksızın, sadece savcılık yazısı ile tüm iletişim araçlarının dinlenebildiği, verilerin kopyalandığı, incelendiği düşünülünce Türkiye’de konumlanmış veya konumlanacak kişisel bulut servislerinin (internet disk) kullanımına daha çok dikkat etmek gerekiyor.

Ekonomik kriz içindeki güney kıbrısın, Avrupa Birliği dönem başkanı olması ile ilgili olarak Angela Merkel’in danışmanı, Kurt Lauk’un geçtiğimiz günlerde ettiği sözü hatırlatarak bu yazımızın da sonuna geliyorum…

“Sosis deposu köpeğe emanet edilmez”

Bulut Bilişim (Cloud Computing) tanımında; mavi gökyüzünde süzülen bulutlar özgürlüğü, Bilişim ise internet-teknoloji’yi temsil etmektedir.

Televizyon reklamlarında, internet/teknoloji dergilerinde ve IT (Internet Technologies) camiasında sıklıkla duyduğumuz Bulut Bilişim,
mevcut alışkanlıklarımızı değiştiren bir anlayışla kullandığımız yazılımlar internet ortamına taşınmakta, lokasyon ve cihaz bağımsız olarak çalışabilmekte.

Yine yanımızdan ayırmak istemediğimiz dosyalarımız, bir depolama aracı taşımaya ihtiyaç duymadan depolanabilmekte ve platform bağımsız tüm mobil cihazlardan erişilebilmekte.

Teknolojinin avantajlarını sıralamak istersek;

• Düşük Donanım Maliyeti

  Son yıllarda dikkat edildiği üzere kişisel kullanımlarda Overclock (Hız Aşırtma) çağından gelmiş olan benim gibi eski bilgisayar kullanıcıları için hızdan daha ziyade, daha küçük ve daha az enerji tüketen CPU mimarileri ön plana çıkmakta. Normal şartlarda burun kıvırılacak bu CPU’ları içinde barındıran netbook’ların kendine yer edinebilme sebeplerinden en önemlisi birçok uygulamanın internet gezgini (Browser) içinde çalışıyor olması ve aslında uygulamaların Cloud’da bulunması.  Düşük kapasiteli sabit diske, belleğe ve işlemciye sahip olan Netbook benzeri ürünler düşük donanım maliyetini beraberinde getirmekte.

• Gelişmiş Performans
  Klasik programlardan farklı olarak işlemler Cloud‘da yer alan işlemci,donanım gücü ile yapılır. Bu durum sizin daha az sistem kaynağı tüketmenizi sağladığı gibi performans kaybı yaşamanızı da engeller.
• Düşük Yazılım Maliyeti
  Her bilgisayar için ayrı ayrı yazılım paketleri almak yerine sadece kullanıcıların ihtiyaç duyduğu uygulamalara erişim sağlanır. Program üreticisi yazılımını güvenlik altına alabildiği için daha uygun fiyatla sunabilir. Kullanıcılar yazılımları satın almak yerine kiralayabilir ve bu şekilde tasarruf edebilir. Yine kullanılan yazılımlar her zaman geliştirici tarafından güncel tutulabilir.
• Uyumluluk
  Cloud Computing sayesinde oluşturduğunuz bir belgenin diğer bilgisayarlarda nasıl görüneceği, açılıp açılmayacağı gibi dertleriniz olmaz. Örneğin Google’ın döküman hizmeti Google Docs ile oluşturulan bir döküman her bilgisayarda aynı şekilde görünür ve çalışır.
• Ortak Çalışma
  Cloud Computing’in en büyük avantajlarından biri aynı belge üzerinde aynı anda birden çok kişinin düzenleme yapabilmesidir. Bunun yanında dosyalar kişisel bilgisayarlar yerine Bulut’da depolandığı için kullanıcılar, internet bağlantısına sahip olan herhangi bir bilgisayar ile belgenin en güncel haline her an ulaşabilir.

Teknolojinin güzelliklerini anlattık. Her güzelin bir kusuru olduğuna göre; bu güzelinde tehlikeli olabilecek ve işinizi aktasatabilecek tarafları bulunmakta:

• Stabil,Hızlı İnternet Bağlantısı Gerektirmesi
  Tamamı web ortamında çalışan servisleriniz için daima kesintisiz bir internet bağlantısına ihtiyaç duyacaksınız. Cloud servis sağlayıcınızın bir kabahati olmasa da, internet erişim sağlayıcınız nedeniyle yaşayacağınız bir problem sonucunda internet erişiminiz kesilirse, yedek bir çözüm bulundurmak gerekebilir. Yine hızı düşük bir internet erişimi ile uygulamalarınızı çalıştırmakta zorluk yaşayabilirsiniz.
• Güvenlik
  Tüm belgelerinizin Bulut’da bulunması her ne kadar iyi bir şey olsa da kötü niyetli kişiler Bulut sunucularına erişmenin yolunu bulabilir veya sizin hesabınız ile verilerinize ulaşabilir. (Hesap güvenliği burada ön plana çıkıyor)
• Kötü/Kalitesiz Servis Sağlayıcı
  Hizmet aldığınız Bulut sistemini işleten firma, gerekli bakım ve servisleri yapmaz ise, Bulut’da meydana gelebilecek bir arızada tüm verilerinizi kaybedebilir, işlerinizin aksamasına sebep olabilir…