4.5g – Daghan.com – Gerekirse YAZARım https://daghan.com Teknoloji, sosyal medya, veri merkezi (datacenter) üzerine Wed, 27 Jan 2021 23:29:27 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.2.2 https://daghan.com/wp-content/uploads/2020/06/logo.ico 4.5g – Daghan.com – Gerekirse YAZARım https://daghan.com 32 32 Fiber optik ışığı, geleceği taşıyor. https://daghan.com/fiber-optik.dgn https://daghan.com/fiber-optik.dgn#respond Thu, 03 Mar 2016 21:44:23 +0000 https://www.daghan.com/?p=3893 Yüksek kapasiteye sahip verinin(data) uzak iki nokta arasında iletilmesinde kullanılan yegane yöntem fiber optik iletim teknolojisidir.

John Tyndall Işık yolu deneyi
Işık, kavisli su yolu içinden ilerliyor.

1854 yılında ingiliz bilim adamı John Tyndall kavisli bir su yolunu takip ederek ışığın bu kavisli yol üzerinden ilerleyebildiğini kanıtladı. 1880 yılında Alexander Graham Bell  photophone ismini verdiği optik telefon sisteminin patentini aldı.
1958 yılında lazerin icadı sonrasında 1966 yılında Charles Kao lazeri cam fiberin içinden geçirerek bu alanda büyük ilerleme sağladı.
Birden fazla ışık dalga boyunun aynı fiber kılı üzerinden iletilmesi ile hızı daha da artan fiber gücü 1997’ye gelindiğinde 40Gb/sn’lik hızla 300 Km iletim imkanını sağladı. 2000’li yıllarda ise ulaşılan hız terabit seviyesine ulaştı.

İletişimde bugün için bildiğimiz en hızlı hareket edebilen ışığı iletişim için kullanabiliyor olmamız bilgiye ulaşımımızı kolaylaştırıyor.
İki tarafın da lazer kaynağından gönderilen ışığın, insan saç teli kalınlığında, saf bir cam ip üzerinden iletilmesi prensibiyle çalışan bu iletim teknolojisinin bir diğer avantajı da nemli, rutubetli, elektriksel alan parazitlerinin yoğun olduğu yerlerden etkilenmemesi ve her zaman stabil bir bağlantı sunması. Tüm bu özellikleri ile fiber optik yatırım, çağın hem ihtiyacı hem de olmazsa olmazı arasına girmiş durumda. Bu teknolojinin yaygınlaşması için ise ülkeyi fiber hatlarla sarmak ve her noktaya ışığın gücünü ulaştırmak gerekiyor. Işığın gücü yaygınlaşmadan internet ve bilgiye ulaşım hızlanamıyor.

Fiber optik altyapı kurulması için gerekenler; kazı izni verilmesi, altyapı işletmencilerinin desteklenmesi ve mevcut şebekenin paylaşılması.
BTK raporlarına bakıldığında alternatif işletmecilerin toplam 53,3 bin km, Türk Telekom’un ise büyük miktarı özelleştirilmesinden önce, kamu kuruluşu olduğu zamanlarda inşa edilmiş 197.262 km’lik fiberi bulunuyor. Fiber altyapı kurma bedelinin yaklaşık %80’inin kazma, kapama gibi inşaat maliyetleri oluşturduğundan, Türk Telekom’un fiber şebekesini, kanal ve gözlerini ücreti karşılığında diğer işletmecilere kullandırması gerekiyor. İçinden kablo geçen gözlerin doğalgaz, elektrik şirketleri gibi hali hazırda sürekli kazı yapan şirketlere kullandırılması ile ara geçişler tamamlanarak fiber altyapının daha hızlı yaygınlaşması sağlanabilir.
Tüm dünyada öncelikli olarak mevcut altyapının paylaşımı esası kabul görüyor. Türk Telekom’un kendi şebekesini paylaşmak istememesinden ötürü yeni fiber şebeke tesis etmek isteyen yeni nesil işletmeciler, yatırım yapmak istemelerine rağmen çok çeşitli engellerle karşı karşıya kalıyor. Fiber şebeke yatırımı yapmak isteyen yeni nesil işletmeciler için ise iki yol bulunuyor. Bunlardan ilki, kendi şebekesini kurmak. Bir işletmecinin kendi şebekesini (fiber kablo, kanal, göz) kurabilmesi ve kamu/özel mülkiyet altındaki arazilerden geçebilmesi için kazı yapma izni alması gerekiyor.
İkinci yol ise “Tesis Paylaşımı” adı verilen mevcut milli yeraltı kablo kanallarından isteyen işletmecilerin makul bir bedel karşılığı faydalanması yolu. Bu yolla her işletmecinin kendi kazısını yapmasının yerine, mevcut kurulmuş fiber şebekesinin bedelini ödeyen diğer işletmeciler tarafından kullanılması amaçlanıyor. Bu sayede fiber şebekelerin yaygınlaşması büyük hız kazanabiliyor. BTK’nın ilgilendiği “Tesis Paylaşımı” konusunda da çok gecikmeli olarak yapılan düzenlemeden, beklenen sonuç alınabilmiş değil.
Kısacası, fiber şebeke yatırımı yapmak işletmeciye “dur, yatırım yapamazsın” deniyor. Bununla birlikte BTK’nın 2011 tarihli Fiber Muafiyet kararı sektöre yeni işletmecilerin girişini ve sektörde yer alan diğer işletmecilerin Türk Telekom ile rekabet etmesini güçleştiriyor.  *Telkoder

“Küçük hesapları bırakalım arkadaşlar. Aman o fiber yaparsa biz zarar ederiz, bizim işler geride kalır, bunları bırakalım.”
Uzun yıllardır devletin korumacı tarafından faydalanan hakim operatörün, fiber yaygınlaşmada geri kalıyor olması, ülke internet hızının dünyada 55. sırada olması gibi etkilerle, verilen bu desteğin devamı gelmeyecek gibi görünüyor. Geçtiğimiz günlerde 4.5G imza töreninde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, hiç gecikmeden bir fiber seferberliğin başlatılması gerektiğini belirterek şunları söyledi;

Binali Yıldırım
Binali Yıldırım: Küçük hesapları bırakalım!

“Burada da küçük hesapları bırakalım. ‘Aman o fiber yaparsa biz zarar ederiz’ bunları bırakalım. Siz nasıl öne geçeceksiniz. Performansınızla, ortaya koyduğunuz hizmet çeşitliliği ile hizmet kalitesi ile içerikle öne geçmenin yollarını arayacaksınız. Yollara barikat kurarak üstünlük sağlamak olmaz. Onu yapanların memlekete ne kadar zarar verdiğini birlikte görüyoruz. Bu fiber konusunu ben burada söylemiş oluyorum. Bundan sonra da bütün operatörlerimizin küçük hesapları bırakıp büyük fotoğrafı görmelerini istirham ediyorum. Biz de bu konuda uygulamada yaşanan sorunları biliyoruz ve giderilmesi için çalışmalara başladık. Göreceksiniz bunu yaptığımız zaman herkes kazanacak. Sizler de kazanacaksınız, ülke kazanacak, milletimiz kazanacak.”
Fiberliyor muyuz?
Fiberin reklam sloganı olmaktan çıkması için bu seferberliğe; operatörü, kullanıcısı yani hepimizin katılması gerekiyor. İdare bu konudaki eksiklikleri görmeye, kabullenmeye başladığına göre altyapının ve altyapı gelişmesi ile birlikte internet hızımızın ülkemize yakışır bir noktaya gelmesi biraz da bizim ellerimizde. Tüketicilerin taleplerini daha yüksek sesle dile getirmesi, fibere taş koymayan, gerçekten yatırım yapanın yanında olması bu işin anahtarı olacaktır.
John Tyndall tarafından 1854’de başlatılan bu hikayede Türkiye hak ettiği rolü çok geç olmadan, bugün almalıdır.

]]>
https://daghan.com/fiber-optik.dgn/feed 0
Kuş Yuvadan Uçuyor – Bölüm 2 https://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor-2.dgn https://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor-2.dgn#respond Fri, 04 Dec 2015 10:04:48 +0000 https://www.daghan.com/?p=3149 Türkiye’nin jeopolitik konumu ilkokul çağlarından itibaren öğretiler arasındadır. Karadeniz’in dünyaya açılan kapısı, Asya ile Avrupa’yı bağlayan köprü, boğaz geçişlerinde söz sahibi ülke…  Tabii söz sahibi derken, bu söz sahipliği 1936’da imzalanan ve Boğaz’dan geçişi düzenleyen Montrö anlaşması nedeniyle pek dişe dokunur değil. Boğaz geçişleri anlaşma gereği ücretsiz. Sadece klavuzluk, sağlık, fener hizmetleri için belirlenen cüzi bir ücret ile geçişler yapılıyor. Ayrıca imzalanan anlaşmada geçecek gemi tonajı başına “frank altın” birim fiyatı üzerinden hizmet bedeli belirlenmiş  olsa da, belirlenen bu geçiş bedeli dahi, özellikle Rusya’nın itirazı nedeniyle alınamıyor.

Montrö imzalandığı yıllarda Türklerin 2. bir kanal açması ihtimali öngörülemediği gibi kara ve denizlerin başka bir iletişim aracı için kullanılabileceği de düşünülmemiş olsa gerek… Fiber optik.
Işık ile iletişim teknolojisi fiber optik kablolar; denizleri, okyanusları, karaları aşıyor. En kısa yoldan en tehlikesiz yerlerden geçiş, iletişimin devamlılığı için büyük önem taşıyor. Büyük nüfuslu bölgelerin güzergahında olmak stratejik bir avantaj. Ama bir de şu meşhur jeopolitik avantaj nedeniyle bir toplama noktası olabilmek, oluşturacağı ekosistem nedeniyle geçip giden gemilerden daha karlı… İçinde milyon dolarlık mal, petrol veya gaz ile geçip giden gemilere el sallamak ve bir doğa felaketi ihtimalini yaşamak yerine internetin gücüne sahip olmak daha avantajlı olsa gerek.

İletişimde söz sahibi olmak devlet meselesidir!
Bilişim ve internet teknolojilerinin engellenemez yükselişi beraberinde özellikle iletişimde stratejik bir noktada bulunmanın ve gelip geçen trafiği yönetmenin önemini her geçen gün arttırdı. Öncelikle internet ulaştırmak daha sonra ise verinin saklandığı veri merkezlerinin lokal olarak tutulması artık aksi söylenemez önemde. Bu noktada ülkenin servis sağlayıcılarına büyük görevler düşerken, yıllardır gelişmesinde emek verdiğimiz, Türk Telekomun’da bu konuda artık yapısal bir değişime gitmesi bir mecburiyet olarak masaya yatırılmayı bekliyor.

Kabloda düğüm noktası
Türkiye’nin genç ağırlıklı, büyük nüfusu dünyanın dikkatini çekmeye devam ediyor. İnternet ağımızın globalleşmesi ve içerideki potansiyelin dışarı taşınması konusunda, çevre ülkelere erişim götürülmesi konusunda da ağır kalan Türk Telekom nedeniyle yabancılar daha fazla dayanamayarak Türk internet pazarını “özgürleştirmek” için ülkeye giriş yapmaya başladılar. Yabancıların bu girişlerine ise uzaktan dudak bükerek izleyen TT’de özellikle ağ paylaşımına karşı tavırda bir değişim olmadı. Ama bu sefer geçtiğimiz yıllardan farklı olarak ülkemizde değişen ve gelişen bir ortam oluştu. Artık bu oluşumun dışında kalan açıkta kalacak!

Avrupa ve Çin kıymetimizin farkında!

China Telecom Roadmap of Cable Development
China Telecom Kablo Güzergah Planı

1995 yılında 3 Alman internet servis sağlayıcısı tarafından kurulan, zaman içinde dev bir oluşum haline gelen DE-CIX (Deutscher Commercial Internet Exchange), operatörlerler arası trafik değiş tokuş yapmalarını sağlayan bir düzenleyici kuruluş. Hali hazırda bu faliyetlerini Frankfurt, Hamburg, Münih, Düseldorf, New york, Dallas, Palermo, Marsilya’da yürüten şirket, geçtiğimiz ay Türkiye’de İstanbul’u da zincirine ekledi.

Avrupa’da oldukça başarılı bir trafik dağıtım sistemi yöneten DE-CIX, 2016 yılı sonunda Frankfurt ile İstanbul noktasını birleştirecek ve Türkiye üzerinden tüm Avrupa ile ücretsiz peering olanağı başlatacak. Başlatılan bu çalışma ile aynı zamanda İstanbul ve Frankfurt üzerinden alınan portlar aynı ağ yapısı (vlan) içinde çalışabildiğinden onlarca yeni teknoloji hizmet (ses hizmetleri, yedeklilik, vb..) sunulması imkanı sağlayacak. Buna ek olarak yurtdışı erişime ulaşım maliyeti düşen servis sağlayıcılar açısından erişim maliyetlerinde bir düşüşte yaşanabilecek.

Geçen ay yine de-cix gibi şahsen görüştüğüm İstanbul’da pazar faliyeti yürüten China Telecom; Süveyş Kanalı’nı aşıp, Akdeniz’den Marmaris’e inecek yeni fiberoptik kablonun planlamasını yapmış durumda. Dünyanın diğer tarafından neden Türkiye’ye erişmeye çalıştıklarını, bizim Çin’e doğru bir veri akışımızın çok kısıtlı olduğunu sorduğumda ise aldığım cevap çok ilginçti; Sizin bize ulaşmanız belki önemli değil ama Çin online oyun sektörünün genç nüfusunuza hızlı ulaşması ve ürünlerini satması önemli! Bugün, yıllardır olduğu gibi bizler Çin’e veri göndermek için önce Avrupa oradan New York, Amerika içinden Los angeles ve oradan Çin yapıp dünya turu atarken, Çinli internet servis sağlayıcısı bu verimsiz iletişime bir dur deme vaktinin geldiğine karar vermiş bile… Gelmiş İstanbul’a bir ofis kurmuş, bunu bir devlet meselesi haline getirmiş.

Türk Telekom’un sektörde söz sahipliği azalıyor.
Altyapısının yaygınlaşması ile birlikte yönettiği kapasite miktarıda artan Turkcell abonelerinin internet çıkışlarının ilk teslim noktasını Avrupa olarak değiştirdi. Özellikle son 1 yıl içinde veri merkezleri açısından yapılan bu uygulama nedeniyle kullanıcılar Türkiye’deki veri merkezlerine ulaşmak için Avrupa üzerinden Türkiye’ye turluyordu.  İlerleyen süreçte Turkcell ile peering (direkt bağlantı/trafik değişimi) yapma zorunluluğu oluştu ve bu bağlantıların kurulması ile tamamen TT ile bir yalıtım sağlandı.
Diğer cephede Vodafone, 4.5G hazırlık kapsamında fiber altyapı işine hız verirken 2016 yılında adından çok fazla söz ettirecek gelişmelerin eşiğinde içeriğin membaa veri merkezlerine bakışlarını çevirmiş durumda.
Yurtdışı operatörlerin ülkemize getirdiği erişimi İstanbul’da sadece bir noktadan teslim almak uzun süredir mümkün olsa da sıkıntı erişimi ülke içinde taşımak kısmında yaşanıyordu. Ülke içi iletimde de Turkcell, Vodafone altyapısının gelişmesi ve TT gibi koruyucu ve cezalandırıcı anlayışta olmamaları nedeniyle yurtdışına erişmek artık kolay bir iş haline geldi.

Gelen ağ saldırılarının engellenmesi konusunda uzun uzadıya yollar yöntemler Türk Telekom cephesine aktarılmasına rağmen bu konuda yeterli destek alınamadı. Bu konuda etkili ürün ve hizmet üretilememesi, iyi yönetilemeyen yurtdışı erişimin tıkanması gibi sebeplerle artık kötü trafiğin durdurulması için çözümler, özellikle yurtdışı üzerinden güvenlik duvarı (firewall) hizmetleri alınarak çözülebilmekte. Ancak bu seferde binbir çaba ile yurtdışından ülke içine taşınan internet trafiği, temizlenmek amacıyla tekrar yurtdışına gönderilmek durumunda kaldı. Sonuç başarılı ama yurtdışına bağımlı…
Tekel olmanın verdiği rahatlık ile yıllardır ezilen, itilip kakılan, yukarıdan inen sözleşmeler ile “iş ortağı” olarak değil de “abone”  olarak görülen işletmecilere/servis sağlayıcılara gereksiz yükler bindirilmeye halen devam ede dursun, rüzgarın yönünü değiştirmek artık daha kolay.

Kuş yuvadan uçuyor!
Şimdi soru şu: Bizim cebimizden çıkan paralar ile kurulan, ülkemizin değeri, koca bir şirkete geleceği göremeyen uygulamaları nedeniyle küsüp, kan kaybını mı izleyelim? Yoksa son bir omuz verip bu şirketi Avrupa’da söz sahibi, ülkemize yeni teknolojileri getiren bir değer haline gelmesine yardımcı mı olalım?

Benim oyum pes etmemek, yıllardır olduğu gibi hatalı uygulamaları haykırıp, bu hataların düzeltilmesi yönünde mücadeleye devam etmek yönünde. Türk Telekom bu ülkenin bir değeridir. Sözümüze, fikirlerimize, vizyonumuza kulak kabartılan her ortamda sorunları konuşmaya, tartışmaya devam etmeliyiz. Yeter ki artık bir dinleyen ama aynı zamanda birşeyler yapabilen birileri olsun!

]]>
https://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor-2.dgn/feed 0
Kuş Yuvadan Uçuyor – Bölüm 1 https://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor.dgn https://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor.dgn#respond Sat, 28 Nov 2015 13:27:54 +0000 https://www.daghan.com/?p=3106

Ülkenin en köklü ve yaygın iletişim operatörü olan Türk Telekom’da abone kaybı devam ediyor. 2015 üçüncü çeyrek sonu itibariyle şirketin toplam erişim hattı sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,1 düşüşle 12,9 milyona indi. Bu kapsamda sabit ses hattı sayısı da yüzde 9,4 düşüşle 10,6 milyona indi. Yine şirketin TV abone sayısı da yüzde 1,2 düşüşle 1,8 milyona geriledi.
Döviz borcu fazla olan şirket, dövizdeki dalgalanma ile birlikte geçen yıl aynı dönemde 318,6 milyon lira net kâr elde etmesine karşın bu yılın aynı döneminde 493,4 milyon lira zarar açıkladı.

Yukarıdaki bu özet tablodan da anlaşılacağı üzere işler Türk Telekom için son çeyrekte pek yolunda gitmedi. Şirketten gelen son bilgilendirmeye göre; Türk Telekom, TTNET, AVEA markaları, belkide arkasında operasyonel giderlerin azaltılması amacı taşıyan bir sebeple birleşme sürecine sokuldular. Bu tip durumlarda el freni görevi gören pazarlama ve personel alanında gidilecek kısıtlamalar maddi açıdan kısa vadede yarar sağlasa da aslında kazın ayağı öyle değil. Ana problem eldeki gücün yeteri kadar ve verimli olarak kullanılmaması.

Sabit Hatlar
red-phoneMobil telefon alanındaki teknolojik gelişmelerle doğru orantılı olarak sabit hat kullanım oranındaki düşüş makul gibi görülebilir. Ama işleyen bir sistemin kaçarcasına terk ediliyor olmasının altındaki sebepler sadece teknolojik değişim değil. Sabit hatlara; SMS, görüntülü arama, hatların yazılımsal telefon santralleri ile buluşmasını sağlayacak SIP özelliğinin kazandırılmasındaki pazarlama hataları başlıca sebep olarak sayılabilir. Özellikle IP protokolünde, yazılım santrallerde kullanılmak üzere bakır hatların dönüşümünü sağlayacak sip özelliğinin yaygınlaştırılmaması, bağlantı için özel internet bağlantı yöntemleri gerekmesi, hat başına bedeller, sabit ücretler talep edilmesi nedeniyle her geçen gün şehir içi alışılmış hat kullanımında azalmanın devamına sebep olmakta.
Çalışan sayısı 2’den fazla olan her işletmede gelen çağrıların doğru kişiye yönlendirilmesi hem arayan hem aranan için zaman kazandıran bir durum. Özellikle iyi bir karşılama mesajı ile arayanın kendi kendine doğru departmana bağlanması kurumsallık açısından da çok önemli. Hal böyle olunca  her işletmenin telefon santrali için bir yatırım yapması mecburi. Düne kadar işletmeler bu iş için fiziksel iç santral cihazları kullanır iken artık işletmeler sanal yazılımsal santral kullanımına geçiş yapmaktalar. Bu yeni teknolojiler ile iç hatlara yönlendirme yapan, menü operatör ile telefon aktarma yükünü ortanan kaldıran, otomatik sorgulamalar yapabilen santral işini artık bulut teknolojileri ile sanal santral operatörleri yapar hale geldi. 0850 numaralar ile sadece internet erişimi olan her yere telefon ve santral hizmeti verebilen şirketler, tüm kullanıcıların ofisten telefonlara cevap verme zorunluluğunu da ortadan kaldırdı. Tüm bu gelişmeleri uzaktan takip eden TT,  ülkemizde iletişimde yeniliğe uygulanan her tür engellemeye karşı savaş vererek büyümeye çalışan operatörlere, saha avantajı olmasına rağmen yenildi ve sanal santral ve sip teknolojilerinde TT sınıfta kaldı.

İnternet Erişimi
internet-hiziÜlkede internetin kuruluşu sayılabilecek ilk hizmet olan BBS 1993 yılında başladı. Çevirmeli telefon hatlarından bir şehir içi/dışı operatör numarasını arayarak kurulan bu iletişimde kullanıcılar internetin ilk temellerini atarken, TT’de bu dönemde gelirlerini arttırdı. Kendisi BBS hizmeti vermesede  internete bağlı kalındığı süre boyunca TT görüşme bedelleri üzerinden abonelerinden ücret tahsil etmekteydi. Sonraki dönemde internet konusundaki bu konu TT’nin dikkatini çekti ve önce operatörlere uygulanan hat bedelleri sonrasında kendi sunduğu hizmet tarafına yapılan indirimler ile özel şirketler dial-up konusunda kepenkleri indirdi. Sonrasında ise geniş bant olarak adlandırılan ADSL zamanları başladı. Başlangıçta devrim olarak görülen bu hizmet yıllar içinde kendini yeteri kadar geliştiremediğinden Türkiye’nin genç nüfusunu memnun edemedi/edemiyor. Kısıtlı bir coğrafi bölge için olsa da diğer operatörler fiber altyapıyı geliştirmeye çalıştı ve 3G sonrası, 4.5G gelişi ile birlikte sabit internet erişimi önemini yitirmeye başladı.

IP TV
tivibu2010 yılından bu yana hizmet veren Tivibu ilk çıktığı dönemde büyük memnuniyet ve şaşkınlık yarattı. İnternet üzerinden televizyon izleme fikri, aynı zamanda interaktif süreçlerin başlaması açısından da heyecan vericiydi. Tv izlerken, izleyici yayıncı ile etkileşime geçebilecekti. Ama geçemedi… Üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen görüntüde donma şikayetleri, hatta izlenen TV yayının internet kotasından düşmesi gibi ölümcül hatalar nedeniyle kuruluş ana fikrine aykırı olarak uyduya taşınma yolunu seçmesine rağmen abone kaybetmeye başladı.

Mobil İletişim
mobile-internetKendisi ayrı bir yazı ve tartışma konusu olan Aycell+Area= Avea sürecinde Avea’nın frekans talihsizliği nedeniyle kapsama alanı sorunu bir türlü tam olarak çözülemedi. Ek olarak kamu personeline bedava sayılacak bedeller ile verilen hatlar nedeniyle marka bir türlü hak ettiği yere gelemedi. Yine diğer markalar teknolojik yenilikleri peşi sıra duyururken Avea tarafında elindeki tüm imkanlara rağmen ses getiren bir yenilik oluşturulamadı.


 

Yukarıda yeralan tespitler analiz edildiğinde tümünün ortak noktasını tespit etmek oldukça kolay. Geleceği okumadaki yavaşlık, eldeki imkanlar ile iyi ürünler ortaya çıkartamamak, genç nüfusun istediğini sunmaya direnmek, ekosistemi büyütmek yerine hep yok etmek üzerine alınan kararlar.
TT halen Türkiye’de en büyük fiber optik altyapıya sahip, iletişimde en yaygın şirketi durumunda. Sahip olduğu sabit internet kullanıcısı ile büyük bir ağı yönetiyor ve bu konumundan ötürü veri merkezleride dahil olmak üzere ülkedeki internete yön veriyor. Yıllardır süren bu iktidarın ise doğal olarak yorucu bir temposu ve beraberinde getirdiği karlılıkta hızlı düşüş gibi riskleri bulunuyor.

 

Şimdilerde yukarıda sayılanlardan farklı olarak iletişimde de farklı kıpırdanmalar başladı. Yurtdışı oyuncuların fiber optik kabloları ile ülkeye giriş yapmaları ile rüzgar her an terse dönebilir. Peki bu alanda neler kapıda bunu da bir sonraki yazımda özetlemeye çalışacağım

Linkler:
http://www.haberturk.com/ekonomi/is-yasam/haber/1142809-turk-telekom-3-ceyrekte-zarar-acikladi
http://www.hurriyet.com.tr/k-rda-telekom-zararda-avea-29192796

]]>
https://daghan.com/kus-yuvadan-ucuyor.dgn/feed 0